Groupon Google'ın 6 milyar dolarlık teklifine hayır dedi.
Bu satın alma girişimi hakkında çok yazıldı çizildi, ben de farklı açılardan düşünmek istedim:
Google açısından: Büyük balık – küçük balık hesabı her zaman işlemeyebiliyor. 90’lı yılların bir numarası Nokia, şimdilerde Smartphone dünyası tarafından yutulmamak için elinden geleni yapıyor. Facebook’u şu zamana kadar satın almaya çalışan 11 şirketten biri olan Yahoo’nun, facebook’u 1milyar dolara satın alma başarısızlığı (2006 yılında yazılmış olan bu satın alma girişiminin haberini, bugün okumak pek eğlenceli), o günlerde sonu kestirilemeyen bir karar diye düşünülürken, onumuzdeki sene 40 milyar dolar değere sahip olacak denilen facebook’u düşündüğümüzde, Yahoo açısından ne kadar büyük bir kayıp, Mark Zuckerberg açısından ne kadar başarılı bir karar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, teknoloji dünyasında büyük küçüğü yutar şeklinde bir ayrım yapmak gittikçe güçleşiyor. Bu yüzden de Google’ın sonuçsuz kalan bu tarz web yatırımları -lokal şirketleri satın alma- kimse tarafından başarısızlık gibi düşünülmediği gibi gayet olası karşılanıyor.
Groupon açısından: Amerika pazarında %79 Pazar payına sahip olan, şirketlere alternatif dağıtım kanalı/reklam/kampanya sağlayan Groupon, Google’ın bu astronomik olarak değerlendirilen teklifine hayır diyerek, hayır demiş olmanın kendisine kazandırdığı bir karizmayla, tüm teknoloji/ekonomi haberlerinde yerini bulmuş oldu. Şirketin varlığını bilmeyenler öğrendi, bilenler daha da araştırdı, blog'larına yazdı vs.. Sürekli bünyesine kattığı ortaklılarla ve başka ülkelerde yatırımlar yaparak (bkz: ŞehirFırsatı) daha da büyüyen Groupon’u Google şirketi satın alsaydı, nasıl stratejiler uygulayıp şirketin büyümesine nasıl bir hız kazandırırdı asla bilemeyiz ama Groupon, bu kararının doğruluğunu biran önce kanıtlayabilmesi açısından, oyununu doğru zarlarda ve doğru adımlarla oynamak zorunda. Andrew Mason açısından kararın doğru olup olmadığını ileriki yıllarda çok daha net göreceğiz.
Groupon çalışanı olarak: Lokal bir şirketin, Google tarafından satın alınması, vazgeçilmez bir Groupon çalışanı olarak kariyer hayatınızın bir dönüm noktası olabilirdi. Aynı zamanda, bu satın almanın gerçekleşmemesi Groupon’un maddi/manevi değerinin tahmin edilenden çok daha fazla olduğunu gösterdiği için çalışanların da değeri bir anda yükseldi.
Google çalışanı olarak: Pek bir şey değiştiremeyeceği gibi, şirketin, önünde dimdik duran yatırımcıları, bir buldozer gibi ortadan kaldıramaması, Google çalışanlarını biraz şüpheci olmaya yöneltmiş olabilir.
Tüketici olarak: Her sektörde haklı rekabeti destekleyen biri olarak, internet dünyasında bu gibi social network, e-commerce, e-procurement, interactive websites.. alternatiflerinin çoğalmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Facebook’un 20 sene sonra nerede olacağını kestirmek imkansız. Daha önceden ortaya çıkmış olan social network sitelerinin en iyisi olduğu (bkz:hi5) kesin, fakat henüz karşısına tehdit oluşturacak bir alternatif de çıkmış değil. Dolayısıyla, stratejilerini deneme yanılma yoluyla bulabiliyor. Yenilikçi (innovative), olmasının yanında kullanıcılarına karşı uyguladığı “arkadaşçı” yaklaşım, başarısını devam ettirmesini sağlayan en önemli özelliklerinden biri. Ben, facebook’u bir marka değil, bir iletişim aracı olarak algılıyorum. Beni dünyaya bağlayan, telefon numaralarım, e-mail account’larım bir de facebook account’ım var. Fakat facebook’u biraz zorlayan alternatiflerin olması fena mı olurdu. Linkedin buna en yakın verebileceğimiz örnek olabilir... Ama kesinlikle yeterli değil.
Uzun lafın kısası, iyi bir tüketici (bir markaya karşı hastalık derecesinde bağımlılığı olmayan), küçük şirketlerin büyükler tarafından kapsama altına alınmasına nazaran, o küçük şirketlerin büyümesini, yeni şirketlerin doğmasını destekler ve alternatiflerinin olmasını ister ki kendini bu tüketim dünyasında güçlü hissedebilsin. Yani, Go Groupon!
Yatırımcı olarak: Neyin, kime, ne zaman, nasıl yatırıldığına bağlı olarak, neye göre, kime göre değerlendirildiğine bakılmalı ki bunu şuan benim yapmam pek olası değil.