Friday, April 2, 2010

Markasızlığa Doğru

Markasızlığa Doğru Gidiş

İnsanların neye değer verdikleri zamanla değişmeye başladı. Kaliteye, gösterişe verilen değer gittikçe azalıyor. Orta sınıf mensubu insanlar artık “discount market” a yönelmeye başladılar. Mağzanın başında İNDİRİM yazısı olmadığı zaman insanlar içeri sadece uzaktan bakıyorlar, 1 alana 1 bedavalar, "best buy", gitti gidiyor, sahibinden.com gibi internet siteleri öncelikli tercih olmuş durumda. Tüketici pazarla ilgili bilgilere o kadar çabuk, kolay ve karşılaştırmalı bir şekilde ulaşıyor ki hem tüketicinin pazarlık gücü artıyor hem de bir mala değerinden fazla para vermek hatasına çok az düşüyor.

Bu böyle olunca “Buzz Marketing“ in yapısı da değişmeye başladı. Hala kalite deyince akla marka gelse de, kişilerin birbirlerine aktardıkları bilgiler yeni çıkan markalarla ya da olan markaların özellikleriyle ilgili değil, daha çok nerede nasıl bir indirim olduğuna dair. Pazarlamanın 4 P si varken bunu bir dönem 7’ye çıkardılar. Şimdi baktığımda, aralarında en baskın olanın “Fiyat” olmasıyla birlikle biraz abartarak diyebiliriz ki sadece 3 P ön plana çıkmış durumda. Hangi ürünün hangi fiyata ve nerde satıldığı tüketici için yeterli olabiliyor.

Gösterişin de anlamı değişmeye başladı. Markalaşmaktan ziyade farklılaşmak için insanlar çabalar oldu. Ve farklılaşmak için de markalanmanın geçersiz olduğunu fark etmeye başladırlar. Örneğin herkeste olan kocaman bir gözlük markası yerine insanlar daha değişik, renkli gözlükler takmaya başladılar özellikle “vintage” gözlükler çok revaçta. Ya da, klasik bir giyim tarzından ziyade (marka ayakkabı, marka çanta, marka saat), etek altına tayt, değişik bir saç bandı, elbisenin üstünden bağlanan yemyeşil bir kemer, kocaman hasır bir çanta ve hasır bir şapka daha çok tercih edilir durumda. Hatta her tarafı baştan sona marka olan bir insan, ya da parmağındaki yüzüğü ve kocaman saati karşısındakinin gözüne sokmaya çalışır gibi davranan biri hem küçümsenmeye başlandı hem de tercih edilmemeye. Çünkü kimse vakit geçirmek için bir marka budalasını tercih etmez kendisi de bir marka budalası olmadıkça. Aynı zamanda, kişi, meşhur olmasından ve tüm dergilerde çıkmasındansa yöresel, farklı, kendisinin keşfettiği ya da çok az kişi tarafından bilinen bir restaurant’a gittiği için gururlanabiliyor ve yanındaki arkadaşına “seni öyle bir yere götüreceğim ki, daha önce böyle yöresel değişik bir yerde yemedin” diyebiliyor.

Böyle bir gözleme siz ne dersiniz bilemiyorum. Tabi ki de kalitenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ve bu kalite markadan geliyorsa başımın üstünde yeri var. Aynı şekilde dünyanın bir numaraları Google, Apple, Microsoft gibi markalara saygım beni aştı. Çünkü dünyadaki teknolojik yapıya ve gelişime yön veren, markalar bunlar. Artık doktorlar dışında, keşifler yapan bilim adamları yerine markaların Ür-Ge, Ar-Ge Departmanları var. Bir kadın olarak reddedemeyeceğim bir şey var ki bir tane son moda marka çanta edinmek o gün için insanı mutlu edebiliyor. İnsan kendini güçlü hissedebiliyor. Fakat markayla var olan insanların süresini doldurmuş bir balon gibi söndüğünü görmek de bazen haz veriyor. Kişi için markayla farklılaşma mümkün mü? Hobi edinmek çok daha hedefe uygun bence.

1 comment: